Her canlı gibi insan da doğar, büyür, gelişir ve ölür. Ölüm ve ölmenin ne anlama geldiği kişiden kişiye değişmekle birlikte herkes sevdiği biri öldüğünde yas, keder, acı gibi duygular yaşar. Bu duyguların karakterize ettiği sürece yas süreci denir.
Yas, sevilen birinin ölümü karşısında bireyin yaşadığı yoğun duygusal ve fiziksel tepki olarak tanımlanır. Herkes sevdiği birini kaybetmenin yasını tutar ve bu yasın bir süre sürmesi normal olsa da sürecin uzun sürmesi patolojik kabul edilir. Bu noktada, sevilen birinin ölümünden iki ay geçmesine rağmen yas tutmaya devam etmek patolojiktir. Bu süreç uzarsa bireyler depresyon, madde kullanımı ve intihar gibi sorunlar geliştirme riski altındadır.
Yas Süreci Duygu, Düşünce ve Davranışları Etkiler
Bireyin yas sürecinden ne derece etkilendiği; karakter özelliklerine, ölen kişinin özelliklerine, nasıl öldüğüne ve bireyin dünya görüşüne bağlıdır. Kişisel yas sürecinde ise üzüntü, suçluluk, pişmanlık, öfke gibi duygular ortaya çıkabilir. Yas sürecinde, bu duyguların yanı sıra bireyin düşüncelerinde de bazı değişiklikler olabilir. Bu düşüncelerin başında anlamsızlık gelmektedir. Ayrıca duyguları öteleyerek problem çözücü davranışlara yönelmek, duyguları ifade ederek yaşamın anlamı ile yüzleşmek farklı tepkiler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunların yanı sıra ortaya çıkan diğer düşünceler şunlardır: “Her şey benim hatam, daha iyisini yapabilirdim; yapacak hiçbir şey yok; bir şeyler yapabilir, onu geri getirebilirim; iyi bir yaşama sahipti.”
Yas Sürecinin Uzaması Çeşitli Riskleri Beraberinde Getirir
İnsanlar yakınlarını ve sevdiklerini kaybettiklerinde çeşitli tepkiler geliştirmekte ve yas tutmaktadırlar. Bu süreç doğal bir süreç olsa da, iki ayın ardından devam eden yoğun yas tepkileri çeşitli risklere ve sorunlara sebep olabilmektedir. Yas tepkilerini erteleyen insanlar bir süre sonra aşırı olabilecek fiziksel ve ruhsal rahatsızlık belirtileri gösterirler ki bunlar da yasın yaşanmasını daha da zorlaştırır. Yas sürecinin sorun olduğu şekiller şunlardır:
- Kaybedilen kişi hakkında konuşurken yoğun duygusal tepkilerde bulunmak
- Vefat eden kişiyi hatırlatan nesne ve insanlardan kaçmak
- Kaybedilen kişininin ardından, bireyin, hayatında radikal değişiklikler yapması
- Uzun zaman geçmesine rağmen kaybın gerçekleştiğini inkar etmek
- Hiçbir şey olmamış gibi davranmak
- Vefat edilen kişi hayattaymış ve sanki ordaymış gibi konuşmak ve davranmak
- Kaybın ardan uzun süren depresyon
- Alkol ve madde kullanımı davranışları
- Normal hayat işlev ve faaliyetlerini yerine getirmemek
- Kaybedilen kişinin mezarına gitmemek ve yıldönümünde aşırı yas tepkileri vermek
Birey, Yas Sürecinde Çeşitli Aşamalardan Geçer
Yas sürecinde, birinin kaybına verilen tepkiler bir anda ortaya çıkmaz veya bir anda ortadan kalkmaz, bir başka deyişle birinin kaybı ardından yaşanan yas, bir süreci gerektirir. Bu noktada belirli aşamalar ifade edilmektedir. Bu aşamalar:
1- İnkar Aşaması: Bu aşamada birey, beklenmedik durumlarla karşılaşır. Bu bağlamda süreç, birey için şok edicidir. Bu aşamada geliştirilen tepki “bu benim başıma gelemez” olur. Bu tepkilerle karakterize edilen bu aşama, inkar aşaması olarak ifade edilir.
2- Öfke Aşaması: Birey, inkar aşamasından sonra öfke aşamasına geçer. Kaybettikleri kişi vakit geçirmek istediklerini ve yapacak çok şeyleri olduğunu düşünürler. Onları kaybetmek, aynı zamanda kişisel istek ve beklentilerin engellenmesi anlamına da gelir. Bu da öfkeye yol açar ve birey “bu niye oluyor, kim suçlu?” tepkisini geliştirir.
3- Pazarlık Aşaması: Pazarlık aşamasında, kaybedilen kişinin hayatını devam ettirmek için yaratıcı ile anlaşma yapılmaya çalışılır. Bu aşamada kaybedilen kişi ölmemiş ama çok ölüme çok yakın ise daha sık meydana gelecektir. Örneğin kişi, “bu kişiyi yaşatın, ben bu yeminimi yerine getireceğim” veya “bunu bir daha yapmayacağım” diye düşünür.
4- Depresyon Aşaması: Yas sürecinde birey, bir kayıp sonrasında kendini çaresiz hissetmeye başlayabilir. Çünkü artık ölüm gerçeğini değiştiremeyeceğini fark etmektedir. Bu süreçte yaşanan tepkiler, “çok üzgünüm, yapabileceğim bir şey yok” inancıyla karakterize edilebilen depresif aşamalar olarak bilinir.
5- Kabul Aşaması: Ölüm hayatın bir gerçeğidir ve geri dönüşü olmayan bir süreçtir. Bu yüzden yaşananlarla barışmak, yaşananları kabullenmek ve hayata devam etmek önemlidir. Minnettarlık, şükran duyma ve onsuz yaşamaya devam etme ile karakterize edilen aşamaya kabul aşaması denir. Kabullenme aşamasında birey, “olanlarla barışığım” tepkisini oluşturmaktadır.
Yas Sürecini Atlatmayı Kolaylaştırmak İçin
Yas tepkilerinin normal tepkiler olduğu unutulmamalıdır. Süreç içerisinde gerek konuşarak gerekse davranışsal olarak bu tepkileri ifade etmek bireyi rahatlatacak ve süreci kolaylaştıracaktır. Yas sürecindeki birey, yakın çevresi ile sağlıklı bir iletişim içerisinde olmalıdır. Birey, kendisini güven içerisinde hissettiğinde ve birey karşısında sabır ve empati gösterildiğinde süreç daha sağlıklı işleyecektir.
Bireyin yaşadığı kaybı tek başına yaşamaması, güvendiği kişilere anlatabilmesi, yaşadıklarını ifade edebilmesi, kaybedilen kişinin fotoğraf ve eşya gibi nesneleri ile kaçınmadan temas edebilmesi, cenaze törenine ve mezarına gidebilmesi, kişinin ölümüyle yüzleşebilmesi gerekmektedir. Uyaranlardan ve duygulardan kaçmamak süreç için önemli noktalardır.