Duygusal Yeme Nedir?
İnsanlar sadece acıktıkları zaman yemek yemezler. Canları sıkkınken, stresliyken, üzgünken, öfkeliyken de yemek yerler. Kişinin aç olmadığı halde hissettiği bu olumsuz duyguları yatıştırmak için yemek yemesi durumuna duygusal yeme denir.
Olumsuz duygular hissedildiğinde ‘Neden böyle hissediyorum, şu anda ne oluyor, bu duygumu nasıl yatıştırabilirim?’ gibi sorular sorarak farkındalıkla çözüm aramak sağlıklı bir davranıştır. Ancak bazen hayatın getirdikleriyle sorunu sağlıklı çözüm yollarıyla halletmek için kişi yeterli enerjiyi, isteği bulamayabiliyor. Bu tarz durumlar olduğunda da rahatlamak için farklı çözümler arayabiliyor. Örneğin; öfkeli olduğu zamanlarda bunu duygunun kaynağına erişerek halletmek yerine öfkeyi yemeklerden çıkarmak ya da yaşadığı kayıp ve hissettiği üzüntüyle bu duyguları yatıştırmak için tatlı yemeye başvurmak gibi. Bunlar olumsuz duygular hissettiren durumdan uzaklaşıp geçici süreliğine de olsa hafifletmeye yarayacak durumlardır.
Ancak bu geçici çözüm yolu, içinde bulunduğu durumu çözmemekle birlikte, bu yararlı olmayan yemek yeme davranışı giderek sağlıksız beslenme, kilo alma, yedikten sonra pişman olma ile kişinin kendisine öfkelenmesine sebep olabilir.
Neden Olumsuz Duygular Hissettiğimizde Yemek Yeriz?
İnsanlar bütün canlılar gibi yaşamda kalmak ve neslin devamlılığını sağlamak üzere programlanmıştır. Bu iki durum genetiğimizde kodludur; canlılığı sürdürmek ve neslin devamlılığını sağlamak.
Fakat canlılığı sürdürmek ve neslin devamlılığını sağlamak için isteğin olması gerekir. Bunun için beynimizde ödül sistemi vardır. Bazı eylemleri gerçekleştirdiğimizde o eylem beyindeki ödül sistemini aktifleştirir ve kişi gerçekleştirdiği eylemden keyif alır. Bunlardan biri yemek yemedir. Yemek yediğimizde hayatta kalırız ve beyindeki ödül sistemi aktifleşir. Ve zamanla bağımlılık yaratır. Çünkü bizim canlılığımızı devam ettirebilmek için bir motivasyona ihtiyacımız vardır. Bu genetik bir dürtüden kaynaklanır. Yemek yeme doğal bir bağımlılıktır. Eğer doğal bir bağımlılık olmasaydı yemek yeme isteği olmazdı ve yaşama devam edemezdik.
Bir diğeri de neslin devamlılığı için cinsel birlikteliktir. Cinsel birliktelik sonucunda da keyif alınır ve beyindeki ödül sistemi aktifleşir. Bu şekilde neslin devamlılığı sağlanır.
Bu iki ödül sistemini kendimizi geliştirmek için kullanabilecekken bazı bireyler bu iki duruma takılı kalırlar. Bu iki ödül sistemini kişi hayatının merkezine koyarak hayatta yaşadığı zorlayıcı duygular sonrası yaraya merhem sürer gibi yemek yiyebilir veya cinsel birlikteliğe başvurabilir.
Bu durumun farklı bir boyutu da yaşanılan travmalardan kaynaklanmaktadır.
Önceki kuşaklarda yaşanılan kıtlık ve yokluk psikolojisi nesiller boyunca aktarılarak, ‘Yarın yiyecek bir şey bulamayabilirim.’ hissine karşı sürekli yiyerek, obez olarak travmanın korkusunu yatıştırma amaçlanmaktadır. Bunun temelinde de hayatta kalma dürtüsü vardır. Bu travma kültürlere kadar işlenir. Anadolu kültüründe insanların birbirlerine sevgilerini, misafirperverliklerini; yemek yedirme, yemek ikram etme yoluyla dile getirmesi yaygındır. Çünkü açlıkla terbiye edilmiş nesillerin bir sonraki nesle verebileceği en güzel şey yemektir. Toplumumuzda büyüklerin küçüklerine zorla yedirmesi, insanların birbirine yemek ikramı konusunda ısrarcı olmasının sebebi yaşadıkları travmanın acısını bir şekilde yedirerek ortadan kaldırma çabası olabilir.
Günümüz için bu durumu değerlendirecek olursak, kişi ihtiyacı olmadığı halde yemek yeme dürtüsüyle yemeğe doğru yöneliyorsa o yemek ya da açlık değildir. Kişi başka bir şeyi yiyor, bir başka şeyi içine alıyor, bir başka şeyi öğütüyor ve bir başka şeyi sindiriyordur. Kişinin yemek yeme tarzı da önemli sinyaller içerir. Kişi ağzında kızgınlıkla öğüterek yemek yiyorsa; kimi yok etmek istiyor, kimi öğütüyor, kimden intikam alıyor?
O andan sonra yenen şey köfte, tavuk ya da mantı değildir.
Dikkatli izleme yoluyla kişi o an ne olduğunu takip etmeli ve kendisini anlamaya çalışmalıdır. Fiziksel bir açlık olmadığı halde yemek yeme davranışından önce, yemek yeme sırasında ve sonrasında neler olduğunu takip edebilmek için not tutulabilir. Ben ne hissediyorum, asıl duygum ne sorularını sormak önemlidir. Bu sorulara yanıt bulmak, ne olduğunu bilmek, neyi durduracağını ya da ne üzerine çalışılacağını belirleme noktasında yardımcı olacaktır.
Psikolog Hivda Daşdemir
Bende aynı durumdan şikayetçiyim. Yazınız bilgilendirici oldu. Teşekkür ederim