Boşanma bir evliliğin hukuksal yönden sona ermesidir. Ruhsal yönden bakıldığında ise aile üyelerinin tamamını etkileyen karmaşık bir durumdur. Eşler çeşitli sebeplerle evliliklerini sonlandırma kararı alarak bu süreci bitirebilseler de ailede çocuk varsa eşlerin anne ve babalıktan boşanması söz konusu değildir.
Anne ve babanın hangi nedenle olursa olsun sağlıksız bir aile ortamını devam ettirmeleri yerine boşanmaları çocuğun daha az zarar görmesine neden olacaktır. Yapılan araştırmalar çatışmalı bir evliliğin olduğu ortamda yetişen çocukların boşanmış çiftlerin çocuklarına göre daha kaygılı olduğunu tespit etmiştir.
Çocuklar anne ve babalarının sevgisine, güvenli alanlarına ihtiyaç duyarlar. Çocuk sahibi olan eşlerin evliliklerini bitirmeleri kendi yaşamlarını etkilerken en çok da çocuğun dünyasını etkilemektedir. Boşanma çocuklar için en sarsıcı olaylardan biridir.
Evliliği bitirme kararının kesin ve net olarak alınmasıyla:
- İlk adım olarak bu bilginin çocuk ile paylaşılması gerekir.
- Çocuğun yaşına uygun bir şekilde, kendisini güvende ve rahat hissettiği ortamda, iki ebeveyni tarafından ortak olarak anlatılması gerekir.
- Çocuklar boşanmanın kendilerinden kaynaklanabileceğini düşünerek suçluluk hissedebilirler. “Yaramazlık yaptığım için”, “ödevlerimi yapmadığım için” gibi ifadelerle yaşamlarındaki çeşitli konularla anne ve babasının boşanmasını ilişkilendirmeye ve yaşına göre anlamlandırmaya çalışabilir. Bu nedenle boşanma kararının anne ve babanın ortak kararı olduğu ve bunun çocukla ilgisi olmadığı ifade edilmelidir.
- Boşanmanın ardından çocuklar yaşamlarının nasıl devam edeceği konusunda çeşitli duygu ve düşünceler içine girerler. Çocuğun yaşamında nelerin olacağı açıklanmalıdır. Yapılan açıklamaların tutarlı ve güven duygusunu destekleyici şekilde olması önemlidir. Örneğin hangi ebeveyniyle evde yaşayacağı, hangi günler ebeveynlerini göreceği ve neler olacağına ilişkin bilgilendirilmelidir.
- Çocuklar ebeveynleri tarafından terk edilecekleri inancıyla kaygı yaşayabilirler bu nedenle yapılan planlamalara sadık kalınması gerekir.
- Boşanma süreci veya sonrasında çocuğun anne veya babasından yana bir taraf olması sağlanmamalıdır. Ebeveynlerinden her ikisini sevmeye devam etmesinin doğru olduğu vurgulanmalıdır.
- Diğer ebeveynine yönelik suçlayıcı bir tavır veya söylemler kullanılmamalıdır.
- Boşanma öncesi veya sonrasında çocuklar yaşanabilecek tartışmalardan uzak tutulmalıdır.
- Boşanma sonrasında çocuğun yaşamındaki değişiklikler minimum şekilde olmalıdır. Çocuğun hayatında boşanmayla birlikte pek çok konu zorunlu olarak değişikliğe uğrayacak olsa da bunlar kademeli olarak gerçekleştirilmelidir.
- Ailenin yaşadığı süreçler çocuğun okulu ve öğretmenlerine bildirilmelidir.
- Boşanma sonrasında çocuk için alınacak kararların ortak olarak alınıp uygulanması gelişimi için önemlidir. Bir ebeveynin “evet” dediğine diğer ebeveynin “hayır” demesi çocuk için ikilemler oluşturacaktır.
- Çocuklar dinlemiyor gibi davranabilir veya konuşmak istemeyip konuyu değiştirme gibi tutumlar sergileyerek yaşanan duruma inkâr tepkileri gösterebilir ancak tüm bu süreç boyunca ebeveynler iletişime açık şekilde kalarak çocuklarının duygu ve düşüncelerini sormalı ve bunları konuşmalıdır.
Boşanma sonrasında çocuklarda sıkça görülen duygu ve davranışlar; üzüntü, öfke, suçluluk, uyku sorunları, yalnızlık, okul başarısında düşüklük, regresyon (gerileme), uyku problemleri şeklindedir.
Anne ve babanın boşanması çocuğun istemediği ve örselendiği bir durumdur. Boşanma sonrasında çocukta görülebilecek olumsuz davranışlara karşı öngörülü olunmalı, gereken sevgi ve güven ortamı sağlanmalıdır.
Uzman Psikolojik Danışman Gizem Özel