
Bağımlılık, tek başına anlamıyla çok geniş bir kümeyi çağrıştırır. Kişiler birçok duruma, nesneye, kişiye, davranışa bağımlı olabilir. Bunun için bağımlılık derken neye karşı bir bağımlılıktan bahsedildiği de önemli bir konudur. Bununla beraber bağımlılığın kuramsal temeli ve neye karşı olduğundan bağımsız olarak nerelerden köken alarak oluştuğu konusunda görüşler bulunmaktadır. Bağımlılık, yaşamın erken dönemlerinde bakım verene karşı gelişmek zorunda olan ve gelişmesi sayesinde insan yavrusunu hayatta tutan bir özelliktir. İnsan yavrusu geliştikçe bağlandığı bakım vereninden ayrışmasını ve bireyselleşmesini bekleriz. Birey olabilmek için ilk aşama yaşamın erken dönemlerindeki bu durumdur. Bazı kuramcılara göre iki yaşlarında bakım verenden ayrışmayı deneyen çocuk müthiş bir ayrılık anksiyetesi yaşayıp bu durumu atlatamayıp patoloji geliştirirse yetişkin düzeyde veya ergenlik düzeyinde bir bağımlılık tablosu sergileyebilir.
Ergenlik dönemi, yetişkinliğe geçişe kişiyi hazırlayan bağımsızlık faktörlerinin geliştirilmesine olanak veren bir dönemken kişilerin erken dönem yaşantılarına bağlı olarak bağımsız bir birey olmasından ziyade bağımlılık geliştirebilen kişiler olarak yaşamlarına devam edeceklerinin sinyallerini veren bir dönem olabilir. Ergenlikte görülen bağımlılıkların aileyi en çok yıpratanı madde bağımlılığıdır. Maalesef tedavisinde birçok faktörün detaylıca ele alınmasını gerektiren ve bu özenli ve titiz çalışmalara rağmen sonuç alma olasılığının istenen düzeyde olmadığı madde bağımlılığının başlangıcının ergenlik dönemine dayandığı vakalar hatırı sayılır düzeydedir.
Ergenlik dönemi; yeni olayların denendiği, riskli davranışlarda bulunma olasılığının yaşamın diğer dönemlerine göre yüksek olduğu, grup üyesi olabilmek için grubun davranışlarının fazla sorgulamadan uygulamaya hazır olunduğu bir dönemdir. Dolayısıyla dönemin de bir özelliği olarak madde bağımlılığına zemin hazırlayan şartların hali hazırda sağlandığı koşullarda kaçınılmaz son çok da uzakta değildir.
Çevresel koşulların yanı sıra ergenin duygusal ve nöronal gelişiminde büyük değişiklikler ve çalkantılar olmaktadır. Hem bedenen hem ruhen yaşadığı değişimleri hazmetmeye çalışan ergenin yaşamındaki zorluklarla baş etme mekanizmalarının düşük olması, ailesel desteğin yeterli gelmemesi, geleceğe yönelik karamsarlığa kapılması gibi durumlar da ergenleri bağımlılık tablosuna iten unsurlar arasındadır. Böyle bir durumda gerek profesyonellerin gerek sosyal çevrenin üzerine birçok rol düşmektedir.