
Bağlanma teorisi; çocukluğumuzda bakım verenimiz ile kurduğumuz ilişkinin, yetişkinlikte romantik ilişkilere yaklaşım biçimimizi etkilediğini savunur. Bununla ilgili 3 ana bağlanma stilinin olduğunu öne sürer. Bunlar güvenli bağlanma modeli, kaygılı bağlanma modeli ve kaçıngan bağlanma modelidir. Toplumumuzda herkes bu 3 bağlanma stilinden birine sahiptir.
Kaygılı Bağlanma Stili Nedir?
Kaygılı bağlanma; çocuklukta bakım verenin tutarsız davranışlarından kaynaklı oluşabilecek bağlanma stilidir. Yani ebeveynin çocuklukta bir an varken, çocuğun temel bakım, sevgi, şefkat, ilgi ihtiyacını karşılıyorken, daha sonrasında duygusal ve fiziksel olarak kendisini çocuktan geri çekmesinden kaynaklanmaktadır. Bu bağlanma stilinde terk edilme korkusu ve güvensizlik duyguları yoğun görülür.
Çocuklarda Kaygılı Bağlanma Nasıl Görülür?
Bir çocuğun kaygılı bağlanma stiline sahip olması halinde, ebeveynlerinin kendisini terk edeceğine yönelik yoğun kaygısının olması olasıdır. Ebeveyni onu bir yere bıraktığında bir daha dönmeyeceğinden endişe duyabilir. Çocuklukta yaşanan stres verici ve travmatik olaylar, bu bağlanma stiline neden olabilmektedir.
Bakım vereninden tutarlı davranış göremeyen çocuk, temel ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmayacağı noktasında endişe yaşayabilir. Ebeveynden gelecek sonraki davranışı, tepkiyi tahmin edemeyeceği bir durumun içinde olan çocuğun, bu durumda güvensizlik hissi yaşaması olağandır.
Kaygılı bağlanma stilinin gelişmesinde bir başka neden ise anne babanın yoğun kaygı yaşıyor oluşundan ve aşırı koruyucu bir tutum sergilemesi neden olabilmektedir. Anne babasının kaygılı olduğunu ve aşırı korumacı yaklaştığını gören çocuk, dünyayı tehlikeli bir yer olarak algılamaktadır. Güçlü bir korunmaya ihtiyacı olduğunu düşünebilir ve bu durumda kaygılanabilir. Koruyucu olarak gördüğü anne baba yanında olmadığında ise derin bir güvensizlik ve endişe hali yaşayabilir. Bu tür durumlar çocuğun sosyalleşmesi ve dış dünya ile temas kurmasını zorlaştıran durumlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yetişkinlerde Kaygılı Bağlanma Nasıl Görülür?
Bir kişi çocuklukta ihtiyaçlarına yönelik yeterince yanıt almazsa, ihtiyaçları yeterince karşılanmazsa, yetişkinlikte yakın ilişkilerde güvensizlik yaşayabilir ve şüpheci bir yaklaşım sergileyebilir. Yakın olma ihtiyacı ile beraber ilişkilerinden yeterli doyumu alamadığını, güven problemi yaşadığını söyleyebilir. Sürekli olarak ilişkileri hakkında düşünür ve ilişkide olduğu partnerlerinden haberdar olmak isterler. İlişkilerine dair gerçekçi olan/olmayan tehditlere odaklanırlar ve yoğun öfke patlamaları yaşayabilirler.Partnerleriyle yakın olmak ister ve kendilerini yanlarında çok huzurlu hissederler. Fakat, araya ufak bir mesafe girdiği zaman kaygılanmaya ve olabilecek tüm olumsuz durumları düşünmeye başlarlar. Partnerlerini kaybedeceklerini, partnerlerinin kendilerini artık eskisi kadar sevmediklerini düşünebilirler. Kaybetme korkusu ile partneri için savaşarak sürekli mesaj atıp arayabilirler. Ya da hissettiği olumsuz duygular ve zihinlerinden geçen olumsuz düşüncelerden kaynaklı aralarına mesafe koyabilir, küsebilirler. Bu durum çok sık gerçekleştiğinde ise derinlerdeki terk edilmeye dair olan korkuları gerçekleşir ve terk edilirler.
Kaygılı bağlanma stiline sahip bireyler bu tarz durumlardan kaynaklı ilişkilerde sorun kaynağı olarak görülebilmektedir. Bu kişiler tutarsız, hassas, alıngan olarak algılanırlar.
Kaygılı Bağlanma Stiline Sahip Birey Ne Yapmalı?
Yakın ilişkilerdeki bağlanma stilleri çocukluktan geliyor olsa dahi baş etmek mümkündür. Kaygılı bağlanma stiline sahip birey, kendisinde bağlanma stilinden kaynaklı özelliklerini gözlemleyerek fark etmek ile bağlanma stilini değiştirmeye yönelik ilk adımı atabilir.
Davranışlarımızı düzenlememiz, ilişkileri daha sağlıklı yönetme noktasında yardımcı olabilir. Öfkeyi kontrol edebilmek, kişinin kendisine olduğu kadar yakın ilişkilerine de iyi gelecektir. Öfkeyi içe atmak, öfke patlamaları yaşamak yerine iletişim kurulabilir. Örneğin; “Beni üzmek gibi bir niyetinin olmadığını biliyorum fakat şu konuda kırıldım/ endişelerim var.”, “Şu sebeple üzgünüm.” gibi cümleler güvenli bağlanma stiline sahip bireyler için etkili olacaktır.
Farkındalık çalışmalarıyla derin bir nefes alınabilir ve hissedilen duygular ve verilen tepkiler arasında kısa bir mola verilebilir. Yaşanılan anın ve olayın farkında, nerede ne yaptığımızı, nasıl hissettiğimizi, ne düşündüğümüzü anlama noktasında yardımcı olacaktır. Yapılan farkındalık çalışmasıyla kişi öfkeli, kaygılı veya stresli hissetmek yerine duygularını yatıştırır ve sakinleşir.
İletişim ile ilgili çözmekte zorlandığınız durumlarda bir uzman desteği alabilirsiniz.
Psikolog Hivda Daşdemir