Tam olarak ben merkezli dünyanın perde arkasında ihtiyaçları karşılanmamış bir çocuk görüyoruz. Bakımveren; çocuğun güvenlik ihtiyacını karşılamamış, çocuğunu daha çok bir nesne olarak kullanmış, kendi ihtiyaçları doğrultusundaki davranışlara zorlamış, çocuğun bireyselleşmesine izin vermemiş, kendi isteklerini ve ihtiyaçlarını çocuk üzerinden tatmin eden bir proje çocuk meydana getirir. Bu da yetişkinlik döneminde kendi ihtiyaçlarının farkında olamayan bireyin bir başkasının ihtiyaçlarını gözetebilecek kabiliyete sahip olamaması olarak karşımıza çıkar. Yani narsistik çekirdek bebeğin kendi ihtiyaçlarının karşılanamaması, kendi duygularını regüle (düzenleme) edilememesi sonucunda 0-3 yaş arasında oluşmaya başlar. 0-3 yaş arasında sağlıklı ilişki kurulamadığında 6 yaşa kadar bir şansın olduğu fakat bakımveren- çocuk ilişkisi bu şekilde devam ettiğinde kişilik bozukluğu olarak karşımıza çıkar.
Halk arasında sıklıkla kullanılmaya başlanan bir terim olan narsizm; sürekli kendini öven, kendini beğenmiş, başka kimseyi önemsemeyen, diğerlerinden üstün olduğunu hissettiren bir karakteristik özellik olarak karşımıza çıkar. İç dünyasını anlamaya çalıştığımızda dışarıdan kusursuz içeride yaralı olduğunu görüyoruz. Bir çocuğun en temel ihtiyacı ‘‘koşulsuz sevgi’’ olmakla birlikte incelediğimiz yapının koşullu bir sevgi barındırdığını görüyoruz. Çünkü çocuk ailenin beklentisini karşılamak istemediğinde değersizleştirilir.
Çocuğun bakımverenle kurduğu bağ dünyayla kurduğu bağdır. Narsistik yapı da çocuk bakımvereninin dünyasına göre yaşamayı öğrenir. Genellikle çocuğun bakımvereninde de narsistik bir örgütlenme görülür. Sağlıklı yapıda olan bir bakımveren çocuğun ihtiyaçlarını gözetir, özerkleşebilmesi için alan açar. Çocuğun güvenlik, özerkleşme, anlaşılma ihtiyaçları karşılanmadığında egonun dengesi bozulur. Kendine yabancılaşır ve annenin onayını alma ihtiyacı, kendim olursam annem yok olacak inancıyla kendine ait olmayan ‘‘sahte kendilik’’ geliştirir. Çocuk artık kalıplaşır ve kabuk tutar. Bazı uzmanların yaptığı açıklamalar doğrultusunda ergenlik dönemi 2. Şans olarak adlandırılır. Genellikle 0-6 yaş arasında güvenli bağ kurulamamışsa ergenlik döneminde bunu davranışlarıyla dışa vurmaya başlar. Bu süreçte psikolojik destek almak önemlidir.
Narsistik kişilikler yetişkinlik dönemlerinde birçoğunuzun gözlemlediği gibi büyüklenmeci, kusursuz, haklı, sürekli övülmeye ihtiyaç duyan, empatiden yoksun, eleştiriyi kabul etmeyen ve öz benliğini yitirmiş bir birey olarak karşımıza çıkarlar.
Narsistik kişiliklerin öncelikli hedefleri; kendilerini özel, değerli ve üstün hissetmektir. Bu kişiler takdir göremediklerinde aşırı derecede huzursuz hissederler. Etrafındaki insanların onunla aynı fikirde olmasını ister.
Terapistin onunla aynı fikirde olabilmesi için yoğun çaba harcar, terapisti tarafından övülmek ister bunu göremediği zaman içindeki değersizlik duygusunu terapistine yansıtır. Aşağılamak için çaba sarf eder bu bir küçümseyici bakış, terapi odasının eksikliğine dair yorumlar olabilir. Terapiye kendilerinde bir problem olduğunu düşünerek başvurmazlar. Genellikle etrafındaki ilişki kurdukları insanların zoruyla geldiklerini (örn: ‘‘Karım terapiye gitmezsen boşanacağım dedi.’’) söylerler.
İlişkilerinde partnerlerini önce aşırı yüceltip sonrasında değersizleştirebilirler. Genellikle partner seçimlerinde mükemmeli ararlar ve partnerlerini de kendi uzantıları olarak görürler. Sürekli olarak takdir beklerler ve aşağılarlar. Partnerleri de kendini bir nesne gibi hissederler. Tıpkı bakımverenlerinin onları nesne olarak gördüğü gibi bu duyguyu onlarda partnerlerine, eşlerine yansıtırlar.
Psikolojik Danışman Berfin Çoksüer
‘‘Bir insan kendine yardım etmeden, başka bir insana içtenlikle yardım edemez.
Bu hayatın en güzel yanlarından biridir.’’
-Ralph Waldo Emerson